Hamamboğazı Mağarası Döşeme/Ölçümleme Ortak Faaliyeti (19 Şubat 2023)
Kübra ve Bilge’nin harita konusunda pratik kazanmak istemesi ve Ercan’ın Hümak’ta döşeme konusunda pratik kazanmasının yararlı olacağını düşündüğü insanların olmasının üst üste gelmesiyle eğitim faaliyeti düzenlemek dernek toplantılarında konuşulmaya başlandı. Gidilecek mağaranın Hamamboğazı olacağının ve tarihin kesinleştirilmesiyle, 2 Şubat’ta Kübra faaliyeti WhatsApp gruplarında hazırladığı faaliyete yönelik formla birlikte duyurdu. Yaşanılan deprem felaketi dolayısıyla erteleyip ertelememek konusunda kararsızlık yaşasak da biraz olsun sağılabilme umuduyla faaliyeti planlandığı tarihte gerçekleştirme kararı alarak, öncelikli olarak araç ve kişi sayılarını denkleştirmek için çalışmaya başladık.
Katılımın düşünülenden fazla olması (bunu önlemek için hiçbir şey yapmaya hacet duymadık) ve her aracın mağara ağzına kadar gidemiyor oluşu gerçeğiyle yüzleşsek de Birhan gibi bir nevi derneğin demirbaşı olan Müzeyyen dışında, (Kanyoncu) Murat’ın aracına umutlarımızı yüklemeye karar verdik. En kötü ihtimal Müzeyyen mağara ağzından diğer aracın gidebildiği yere kadar olan kısımdan ekibin geri kalanını alacaktı. Yürüne de bilirdi neden olmasındı.
Birhan; erkenden yola çıkılması düşüncesiyle, 5-5,5 gibi dernekte buluşup, malzeme hazırlıklarını tamamladıktan sonra yola koyulmayı düşünse de, Ankara’da aktif bir şekilde kullanılabilen ucuz ve geniş kapsamlı bir toplu ulaşım ağının olmamasından mütevellit o saatlerde dernek evine çoğunluğu üniversitelilerden oluşan 10 kişilik grubun ulaşımının mümkün olamayacağından ötürü, buluşma saatinin biraz ileri alınması kararlaştırıldı. Planlandığı gibi 6 buçuğa doğru Birhan, Kübra ve Bilge dernek evine vardığında Ozan kapıda bekliyordu. Sabahın köründe kalkmış insanlar olarak, ağza bir şeyler atarak yapılan kahvaltı Birhan’ın içine sinmediğinden, dernekte yumurta kırılması için tatlı bir psikolojik baskı oluşturdu. Yumurtayla beraber yerken Bilge’nin neden küflenmemiş acaba, gerçekten küflenmemiş mi diye düşünmeden duramadığı lavaşların kalanıyla mağara ağzında yeniden karşılaşacağından haberi yoktu.
Malzeme hazırlıkları tamamlanırken, ekibin geri kalanı da geldi ve dernek evinden hareket edildi (07.24). Malum olduğu üzere Müzeyyen’e layık olmasa da ülke ekonomisinin el verdiği ölçüde yakıt ihtiyacı Birhan’ın uygun gördüğü bir istasyondan giderilerek yola devam edildi. 08.33’te, her Ayaş civarına gidildiğinde uğranılan Ayaş çorbacısında çorbalar içildi. Çorbalar yarısına geldiğinde, Kübra’nın damak zevkine göre fazla salçalı ve baharatlı olan mercimek çorbasını içemediği fark edilince, Bilge büyük bir zevkle çorbasına çöktü ama kendi işkembesinin yarısından da olmuş oldu. Sağlık olsundu, ekip arkadaşı Kübra’nın da ağzına bir iki lokma bir şeyler girmeliydi. 09.31’de kalkarken çorba ustasının 2 yıl önce sizlere ömür olmuş olduğunu öğrendik.
Mağarada yer miyiz yemez miyiz emin olmamakla birlikte her ihtimale karşı meydandaki bakkaldan mağara için kel simitlerle beraber (Doğu Karadeniz’de de yaygın olan bu simide Google amca Beypazarı simidi diyor) atıştırmalık bir şeyler aldık. Kel simidi aramızda tatmayanlar da orada tatmış oldu.
Müzeyyen önde, diğer araç arkada yola koyulmayı planladık. Başlangıçta takiple ilgili ufak bir sorun yaşansa da kısa bir bekleme sonrası kavşakta buluşup saat 09.30’da Oltan köyüne doğru, Polatlı yönüne hareket ettik. Çok geçmeden toprak yola girdik. Kurumuş dereleri aştık, yol olup olmadığı belli olmayan izleri takip ederek mağaranın oluştuğu yamacın altına kadar geldik.
Ferhat ve Müzeyyen (Fotoğraf © Kübra Keser)
Diğer araç neredeyse Müzeyyen’in yaklaşabildiği noktaya kadar gelebildi. Gelemediği kısımda ise canlı ve cansız yükleri Müzeyyen yüklenerek ona yardımcı olundu. Saat 10 sularında araçlar, halen kullanılmayan hayvan ağılları ile çay arasındaki düzlüğe park edildi. Ankara çayının kokusu tadıldı, neyden olduğu bilinmez ama bilindik haline göre az da olsa temiz gözükmekle beraber koku da çok keskin değildi, belki de sadece öyle olduğunu hayal edip, hayale inanmaktı tercih edilen, etmekten başka çaresi de yoktu insanın. Onca insanın atığıydı önümüzde akan, insanın ne kadar da korkunç bir yaratık olduğunu hatırlatan. En nihayetinde biz de insandık ve belki de insanlığımızla yüzleşmek kolay değildi.
Ankara’nın keçi memleketi olduğunu hatırlatan mağara ağzına kadar olan çarşak ve kayalarla kaplı yolumuzu mağara ekipmanlarımız sırtımızda tırmanmaya başladık. 10:30 civarı mağara ağzına ulaştık. Ha keçi de değildik sonuçta, Bilge bir noktada, kendini dereye yüzü dönük bir şekilde oturmuş buldu, mağara ağzına da çok mesafenin kalmadığı bu noktada iki soluklanmaya karar verildi. Bu moladan bir dirhem önce, Ferhat sanki olağan değilmiş gibi, Bilge’ye Bilge’nin renginin atmış olduğunu söyledi. Ankara keçisi miydik sanki?
Soldan sağa Vişne, Ercan, Bilge, Birhan, Ahmet, Ferhat, Murat (Fotoğraf © Murat Özkök)
Mağara ağzına varıldığında Ercan’ın ağzından ilk çıkan cümlelerden biri, yaklaşık 25 dakikada 10 kişi mola vererek tırmanmış olmamızdan çok da hoşlanmadığından demeyelim de kondisyonumuzun daha iyi olabildiği zamanları bildiğinden Geyik Dağı ekspedisyonu zamanında gelseydik daha hızlı çıkacağımız üzere oldu.
Mağara ağzında hazırlanırken
Soldan sağa Bilge, Kübra, Vişne, Ahmet, Ozan, Ferhat, Ercan, Birhan, Mevlüt (Fotoğraf © Murat Özkök)
Ekip mağara ağzında hazırlanmaya başlandı. İlk önce giyinip kuşananlardan Ercan, Birhan’ın refakatinde Ahmet’e döşeme konusunda pratik yapabilmesi için yardımcı olmaya başladı. Önce eski döşeme hattı yolu olarak sağ duvarı kullanma düşünüldü ancak zemini ve hattın gidişini ve de inip çıkacaklara daha kolay olması için sağ duvarı kullanmaktan vazgeçerek, inişe göre sol duvardan hat döşendi.
Ercan ve Ahmet hat döşerken, ayaklar Birhan’ın (Fotoğraf © Murat Özkök)
Daha önce yapılmış döşemelere ekleme ve düzeltmeler de yapılarak devam edildi. Eski döşemelerin bir bölümü el boltu bir bölümü de matkap boltuyla yapılmış olduğundan ve tam sayıları da bilinemediğinden bolt ve kulak sayılarının planlaması zordu. Boltların kullanılabilirliği, korozyon ve tıkanma durumları da kontrol edilerek döşemeye devam edildi. Boltların yerinin bir tür malzeme vb. ile işaretlenmesi ve korunması konusu tekrar karşımıza çıktı, boltların yerinin bulunmasının zorluğuyla. 13.00 sularında girişin hat döşemesi tamamlandı ve ekip inişe geçti. -15 metrelik inişin altındaki -45 derece eğimli ve akar taşlarla kaplı zemini olan kulvardan ipe bağlanarak orta kat diye tanımlanabilecek, ipten ilk çıkılan alana saat 13.53’te ekibin çoğunluğu vardı.
Mevlüt ipteyken, Birhan, Ferhat (Fotoğraf © Murat Özkök)
Kübra yarasalı kolu yakından incelemeye gittiğinde ekip arasında yaşanan iletişimsizlik nedeniyle indirilen çantaların birinde döşemeye devam edilebilmesi için ihtiyaç duyulan ip olmasına rağmen Vişne ve Mevlüt ip almaya mağara ağzına gitti. Tuvalet ve sigara gibi bir takım ihtiyaçların giderilmesi de ihmal edilmedi.
Kübra’nın incelemesinden yarasaların daha önceleri tüneme yeri olarak kullandığını bildiğimiz alanları kalabalık gruplar halinde tercih etmediğini (en azından bu tarihlerde) öğrenmiş olduk. Ara sıra uçuşan yarasaların yönlenimlerinden alt galeride olabilecekleri ve yer değiştirmiş olabilecekleri düşünülerek, fazla kalınmadan galeriden ayrılındı. Galeride sıcaklık ve nem çok fazlaydı ama ölçümleyemedik. Yan duvarlardaki bitki kökleri gibi duvarları saran mantar yerleşimlerinin de çoğaldığı fark edildi.
(Fotoğraf © Murat Özkök)
(Fotoğraf © Kübra Keser)
Bu sırada Ercan ile Ahmet sağ taraftan inen kuru kolu döşemeye devam etti. Tüm bu döşemeler sırasında kiminde önceden çakılmış el boltlarını, kiminde matkap boltlarını kontrol de ederek kullanırken, gerekli noktalarda yeni boltlar çakılarak hat düzenlendi.
Onlar döşemeye devam ederken, ekibin geri kalanı ana galeriden, yine -35 derece eğimli, akar taşlarla kaplı zeminle kuru sifona kadar indi. Burada Birhan ölçümü alınan küçük bölgenin kroki çizimini yaptı. Ölçümleme pratiği olarak, kuru sifon alanı ve çıkışa doğru 35 derecelik kayar taşlarla kaplı galeride atımlar yaparak, Ercan ve Ahmet ile karşılaşılana dek ölçümleme yapıldı.
Soldan sağa Ozan, Ercan, Mevlüt, Ahmet (Fotoğraf © Murat Özkök)
Dönüşe geçilirken hat toplamayı Ozan ve Mevlüt’ün yapmasına karar verilip, 17.14’te zaman kaybetmemek için önce Vişne, ardından Ahmet ve Ercan çıkışa geçti.
Kübra ipteyken (Fotoğraf © Murat Özkök)
Ekibin çoğunluğu 17.45’te mağara ağzında toplanmıştı. Bu sırada hızla üst-baş değişikliği yapılırken, Birhan’ın Rize’den getirmiş olduğu kiviler C vitamininin yararları konulu sohbet eşliğinde yenilmeye başlandı. Elbette başkaca atıştırmalılar da. Kısa bir süre sonra da toplama ekibi Mevlüt ve Ozan da mağara ağzına ulaştılar. Ekip hava, su vb. üzerine muhabbete devam edip, bir taraftan da toparlanırken Kübra mağaranın dışını tek başına keşfe çıktığında, ekibin bulunduğu alanı görebilen sevimli bir ağız fark etti. Görüş açısında olan Muratla sohbet ederken, bu anı ölümsüzleştirdiler.
Hızlı bir toparlanma ve mıntıka kontrolü sonrası hava kararmadan mağaradan ayrılıp, inişe geçildi. Günışığında iniyor olmamız inişimizi de hızlandırmıştı. Ankara çayının keskinleşmiş kokusu ise burada bahsetmeye değer bir konu olarak inişimiz sırasında varlığını ara ara rüzgâr eşliğinde höykürüyordu. 18.30 gibi ağılların yanından araçlara varmış olduk.
Soldan sağa Ferhat, Ahmet, Ozan, Mevlüt, Ercan, Birhan, Bilge, Kübra, önde oturan Vişne, selfie çeken Murat
Murat’ın aracının rahat gidebilmesi için, malzeme çantaları Müzeyyen’e yüklendi ve 18.45 civarı yola çıkıldı. Polatlı-Ayaş asfaltına çıktığımızda hava kararmıştı artık. Yolda, Ayaş içinden geçerken, Petrol Ofisi içindeki kavurmacıda yemek molası verildi. Yaklaşık 1 saatlik mola sonrası Ankara’ya teker döndü ve saat 21.00 sularında dernek evine varıldı. Malzemelerin çarşamba gününden önce temizliğinin ve kontrolünün yapılmasına karar vererek dağıldık.
(Fotoğraf © Kübra Keser)
Sonuçta: Hamamboğazı Mağarası’nın hat döşeme, ölçümleme ve de kurtarma amacıyla rahatlıkla kullanabileceğini tekrar gözlemlemiş olduk. Hat döşeme ve hat toplama pratiklerinin faydalı geçtiği görüldü ancak haritalama için ölçüm alma pratiği planlanan düzeyde verimli olamadı. Daha verimli olunabilmesi için, ayrı ayrı birkaç ekip halinde bu pratik uygulamaların yapılabilmesi için zaman daha iyi planlanabilmeli. Kalabalık ekiplerde ve/veya günübirlik faaliyetlerde dönüş saati vb. konular sorun oluşturabileceğinden, alınacak eğitimin kapsamına göre bazı ekiplerin mağaranın her bölgesine girmeden uygun bir alanda çalışması eğitim açısından daha verimli olacaktır. Ya da birkaç gün kamplanarak planlama yapılabilir.
Hazırlayanlar: Bilge Ç.
Katkıda Bulunanlar: Birhan A., Kübra K., Ahmet O. K. ve ekibin kalanı
Ekip: [Ahmet Onur KARAMAN, Ahmet ÖZTÜRK, Ozan ŞENTÜRK (HÜMAK)], Kübra KESER (HÜMAK/MAD), [Bilge ÇARDAKKAYA, Birhan ALTAY, Ercan ŞAHİN, Ferhat AYTEKİN, Murat ÖZKÖK (MAD)], Mevlüt YILDIZ (DEUMAK)