Faaliyet: Kocadağ/Datça-Araştırma Faaliyeti

Datça Güncesi

''Onur, Robin, Günay, Murat ve ben. Çok da keyifli bir yürüyüş oluyor. Hele hele o manzaralaaar. Of. Gidip görün tarif edemeyeceğim:) Her yer deniz her yer yeşil muhteşem.''

yürüyen mağaracıları

Faaliyet: Kocadağ/Datça-Araştırma Faaliyeti
Katılanlar: Onur Yurtbaşı, Rabia Uludağ, Burcu Aydın, Günay Barış ve Murat Barış

Çook uzun zamandır Onur’un bir çağrısı vardı. Yaşadıkları yer Datça ‘da Kocadağ’da bir mağara ağzına keşif faaliyeti. E sonunda gerçek oldu. Kaç kez söylemiştir de dilinde tüy bitmiştir bilinmez bu kez söylediğinde Robin (Rabia) ve ben biz geliriz diye atladık. Amacımız birkaç malzeme götürmek, gidip mağara devam ediyor mu diye bakmak.

Uzun zamandır benim yakındığım bir otostop eşi bulamama mevzum vardı. Yaşasın parasız olmak. Bu sefer Robin’in de parasız dönemine denk geldik çok güzel bir eşleşme oldu. Kararda otostop çıktı. Başka seçenek de yoktu zaten. Ya otostopla gideceğiz ya da gitmeyeceğiz. E şansımıza da güveniyoruz, bırakın otobüsleri kendi arabasıyla giden kimselerden bile erken varıyoruz hedefe Robin’le. Bu sefer de böyle olacaktı emindik.

otostopcu mağaracılar (1)

Bu kadar eminlik üstüne biraz şaşırtıcı başladı. Otostop başlangıç noktamıza vardığımızda göz gözü görmüyordu. Her yer bembeyaz, her yer sis. Bizi hangi araba görecekti de alacaktı. Soğuktan parmağımız havada öylece donakalacağız sanmıştık. Tabikii korkuya yer yok. Yine her arabayı yalnızca kısacık süre bekleyecek kadar şanslıydık.
Arabalara gelecek olursak akılda kalıcısı mağara keşfine giderken definecinin arabasına binmemiz olabilir. Tahmin edersiniz mağaracılar olarak en hoşlanmadığımız şeylerden biridir. Her gördüklerinde bizi de kendilerinden saymaları, çeşit çeşit mağaralar için çeşit çeşit iddialarda bulunmaları, bizle içeri girmek istemeleri gibi farklı bir sürü sebebi var. Gerçi bu defineci ile karşılaşmamız bize yeni bir tabir öğretti. ‘Soygun’. Definecilerin mağaraya gidip kazmasına soygun deniyormuş. Definecinin işte ‘bazen gidiyoruz o mağara çoktan soygun yemiş oluyor, kalmadı soyguna uğramayanı’ demesinden çıkarıyoruz bunu. Üzücü bir buluşma ama araba bizi biraz ileriye taşıyor sonuçta. Böyle böyle epey ilerledik. İşte otostobun en ilginç anısı buralarda başlıyor. Hem giderken hem gelirken otostobumuza neşe katan tesadüfler. Kendi grubumuzda şuradayız buradayız diye paylaşırken Gülfem bizi arıyor. Arkadaşım yolda sizi görmüş, alacak diyor. Sinan bizi almak için 60 km yolu geri tepiyor. Bizi muhteşem sohbetiyle Muğla’ya bırakıyor. Buradan kendisine teşekkür ediyoruuz efenim :)
Kalan yolu normal yolcular gibi servislere binerek tamamlıyor ve Datça’ya varıyoruz. Datça’da Onur’un evinde kalıyoruz. Sabah erkenden uyanıp Karia Yolu üzerindeki ufak bir kısmı yürüyor mağaranın ağzına varıyoruz.

otostopcu mağaracılar (2)

Burada 5 kişiyiz. Onur, Robin, Günay, Murat ve ben. Çok da keyifli bir yürüyüş oluyor. Hele hele o manzaralaaar. Of. Gidip görün tarif edemeyeceğim:) Her yer deniz her yer yeşil muhteşem. Bir de Murat harika pırasalı, pazılı, peynirli börek yapmış. Faaliyete evden kek börek yapanlara bayılıyorum. Ellerine sağlık hemen onları tıkındık (denemelisiniz). Ardından Onur hemen istasyon işine girişti. Ortada matkap ucu yok! Evde unuttuğumuzu ve manzaraya bakıp geri döneceğimizi düşündük. Ufak bir panik ardından yerden matkap ucunu bulup devam ettik, şanslıydık. Böyle minik detaylar evden çok uzak olunca ‘hadiiii beeee’ diye ciddi heyecana sebep olabiliyor. Kaldığımız yerden devam. İlk önce doğal emniyeti aldık. Çok da güzel bir kaya vardı. Ancak ilk bolt için uygun kaya bulmak biraz uğraştırdı. Ağız oldukça kırıklı yapıdaydı. Onur uygun noktayı seçtikten sonra inişe geçti.

mağaracı

Peşine de Robin. Biz de dışarda haberleri bekliyoruz etrafı geziniyoruz. Çok uzun sürmüyor. Bu mağara devam etse heralde en güzel manzara girişli yer olurdu sonra çevreye bakmaktan mağaraya giremezdik. İşte bu yüzden iyi ki de etmedi. 15 metre civarında bir şey çıktı. Bu biraz üzücü kısım ama işte Datça uzak yaa, e girmek için de yürüyorsun araba mağaranın ağzına kadar gitmiyor gibi yalan dolan teselliler yapıyorum. Mis gibi yürüyüş oldu.

mağara ağzı

Gözlerimiz doydu. Geçtik dönüşe. Eve vardık Yeşim’in güzel yemeklerini yedik, bir güzel dinlendik.
Ertesi sabah hemen yola düştük otostop için. Pazartesi sınavımız var ikimizin de ama duramamamışız demek. 1 gün için o kadar yolu tepesimiz gelmiş. 3 günün 2 günü arabalarda geçen yol 1 günü de mağara ağzına yürürkenki yol. Hep yool hep yol.

Robin’le otostop çok keyifli. Sanki hiç gitmemiz gerekmiyor gibi her şeyi ağırdan almamıza rağmen sürekli birileri bizi bekletmeden duruyor. Hatta o kadar bekletmeden duruyorlar ki yol kenarında portakal ağacına dalma fırsatı bile vermiyorlar daha dördüncüyü koparmışken araba durup bizi alıyor. Ben şahsen buna biraz sinir oluyorum. Tek isteğim küçük ve masum bir şeydi: daha çok portakal. Neredeyse parmak kaldırmamıza bile izin vermeyecek şansımız bizi sürekli yeni bir arabaya bindiriyor. Hızla ilerliyoruz. Ve şu bahsettiğimiz hoş tesadüfün dönüş yolundaki haline geliyoruz. Bu sefer sponsorumuz Vedat. Arayıp Denizli’de arkadaşlarının olduğunu bizi alacaklarını söylüyor. Biz erkenden Denizli’ye varmış oluyoruz çantaları bırakıp tekstil şehrini dolaşmaya çıkıyoruz. Çünkü Robin yine otostop rahatlığıyla ‘aaa Denizli’ye kadar gelmişken çarşaf alalım bari arada’ diyor. 10 liraya çarşaf alıp dostu düşmanı çatlatıyor :D boş yere tekstil yurdu dememişler. Bundan sonra asla Ankara’dan çarşaf almayız. Gerekirse otostopla gider oradan alır döneriz.
Mehmet Onur ve Şahin bizi alıyor. Ufak bir iş için başka ilçeye uğruyoruz. İsmini asla hatırlamayacağım bu ilçenin ‘güzelim’ bir sürü pastanesine girip goygoylar yapıyoruz. İşte otostobun en güzel yanı. Böyle kahkaha dolu anılar kalıyor. Güzel insanlar kalıyor. Bazen hayatınızda kalıyorlar bazen sadece hafızanızda. Ama insana yolculuk ettiğini, yolda olduğunu hissettiriyor. Robin’le otostop için yaşlanmışız galiba dediğimiz birkaç an olmasına rağmen bu hisleri hatırlamak çok yerinde bence. Otostobun artıları eksilerinden ağır basar. Dilerim arada sırada bile olsa seneler sonra hala otostopta oluruz. Mehmet Onur ve Şahin’e teşekkürler :)
Evlerimizdeyiz. Sabah sınav gerçekliği var. Sanki sınava çalışmamak için uyumuşuz da tatlı bir rüya görmüşüz ve kalkmak istemiyoruz. Böyle hissettiren hızlı, az zamana sığmış bir faaliyet oldu. Çok iyi oldu.
Yalnız farkettiysek faaliyetten çok yoldan bahsetmek zorunda kaldım. Birgün bilmem kaç metre mağara bulduuk. Şu kadar metre sonra ana kampı kurduk, mağarada şunları şunları yaptık gibi faaliyetler için günceler yazacağım. İnanıyoruz. Araştırıyoruz.
Sevgiyle,

Burcu Aydın

Paylaş Facebook Twitter E-Mail Whatsapp